Bir neden sonuç ilişkisi bağlamında bakıldığında kentleşme ve göç toplumumuzun son 60 yıllık dönüşümünü ekonomik siyasal ve toplumsal açıdan en iyi açıklayabilecek bir süreci ifade etmektedir. Başka bir ifadeyle Cumhuriyet tarihimiz içinde her iki olgunun toplumsal ekonomik kültürel ve demografik açılardan anlamı bugüne değin yazılan ve söylenenlerle karşılaştırılamayacak kadar büyüktür. Nitekim kentleşme ve göçe ilişkin problemler sadece bilimsel çalışmalarla sınırlı kalmamış hem edebiyatımızda hem de beyaz perdedeki yerini almıştır. Özellikle de "taşı toprağı altın" İstanbul'a göçün işlendiği filmlerde genellikle Anadolu'nun bağrından kopup gelmiş kendi yoksul gönlü zengin masum ama mağrur delikanlıların ellerindeki tahta bavulla Haydarpaşa'nın denize paralel merdivenlerinde boy gösterdiği ve ürkek gözlerle şehri süzerken kimi zaman şaşkınlık kimi zaman hayranlık kimi zaman ümitsizlik kimi zaman meydan okuma ile başlayan metropol serüvenlerine start verdikleri sahneler hala zihinlerde canlılığını korumaktadır. Kısacası kentleşme ve göç olgusu ve bu olguya ilişkin pek çok başka toplumsal ekonomik ve kültürel süreç sosyal bilimciler için önemli bir araştırma nesnesi olsa da bugüne dek yapılan çalışmaların daha ziyade metropollerle sınırlı olduğu da görülmektedir. Bu anlamda elinizdeki eser ülkemizdeki toplumsal sosyal siyasal kültürel ekonomik dönüşümün çözümlenmesinde merkezi bir rol üstlenen kentleşme ve göç olgusunun kendine özgü kimliği ve kentleşmesi ile dikkatleri üzerinde toplayan ve bir Anadolu kenti olan Konya özelinde analitik bir incelemeye tabi tutmayı amaçlamaktadır.