Herkes özgür olmak istiyor. Bazıları özgürlüğe kavuşmak için gece gündüz alın teriyle çalışırlar bazıları ise özgürlük arayışı içinde savaşa girerler. Bazıları özgürlük adına aile bağlarını koparırlar bazıları ise memleketini bırakıp dünyayı gezerler. Fakat özgürlüğün peşinden giden çoğu insan gerçek özgürlüğe asla kavuşmaz. Hatta özgürlüğün ne olduğunu öğrenmez bile. Yüreğin arzularına göre yaşayabilen bir insan özgür müdür? İstediği yere gidebilen istediği her şeyi yapabilen bir insan özgür müdür? Her durumda iradesini yerine getirebilen kişi özgür müdür? Kimseye tabi olmayan bir diktatör acaba özgür müdür? Elçi Pavlus'un Galatyalılar'a Mektubunda "Mesih bizi özgür olalım diye özgür kıldı" (Gal. 5:1) diye yazdığı gibi Luther'in Kutsal Kitap'ta yeniden keşfettiği Kurtuluş Müjdesi'ne odaklanan bu öğreti insanı özgür kılar vicdan azabını tamamıyla siler. Bazıları ise bu yeni özgürlüğü çok yanlış algıladıkları için kendi benliğinin tutkularına göre istedikleri her şeyi yapabileceklerini düşünüyorlardı. Hristiyan inancını doğru bir şekilde bilmeyenlerin arasında bu düşünce hâlâ çok yaygındır. Elçi Pavlus'un bu yanlışlığa karşı yazdığı "Kardeşler siz özgür olmaya çağrıldınız. Ancak özgürlük benlik için fırsat olmasın. Birbirinize sevgiyle hizmet edin" (Gal. 5:13) sözlerine katılarak Luther bu kitapta Mesih sayesinde iman aracılığıyla özgür kılınmış bir insanın herkese hizmet etmekten oluşan yaşamını öğretiyor.