"...Yine koyu hasret kokan bir gecenin en koyu yalnızlığında çarmıha gerilmiş gibiyim.
Beyaz sayfalara akan kan gibi damla damla dağılıyorum ben deçaresizliğimin en beyaz sayfalarında. Sonra ikinci el mazmunlar diyarından satın aldığım birkaç cüzzamlı aşk söylemlerini yazmakla teselli buluyorum.
Mecnun olup çöllere düşmedim gidişinin ardından. Sadece Tanrı'dan seni diledim. On üç batman ağırlığında bir demir bağ ile her gün bin rekat namaz kıldım Hallac-ı Mansur gibi. Hak « ben » demedim elbette O'nun gibi. Hak «sen» dedim ki benimde ellerimi kollarımı hatta dilimi kesip atsınlar. Sonra yaksınlar bedenimi küllerimi Dicle'nin senin sularına atsınlar diye. Küllerim kabarttığı sularda Dicle olup sana akmak istedim sonra.»