Edebiyatseverlerin zihninde "derin" bir iz bırakan "Rico ve Oskar" serisinin ödüllü yazarı Andreas Steinhöfel'den sevginin karşı konulmaz gücü üzerine kaleme alınmış olağanüstü bir kitap!
Büyüdüğünde ünlü bir opera sanatçısı olmayı hayal eden Gianna'nın hayatta iki büyük tutkusu vardır: Avazı çıktığınca (hatta günün birinde şu bardak kıran meşhur ince do'yu bile çıkararak) arya söylemek ve doyasıya korku filmi seyretmek.
Sesi zarar görmesin diye yaz kış boynuna taktığı kırmızı atkısıyla dikkatleri üzerine çeken Gianna'nın duyulmasından en çok korktuğu sırrı ise annesinden ve babasından gizli gizli gece yarısı evden kaçarak ay ışığı altında şarkı söylemesidir.
Operaya ve korku filmlerine doyamayan küçük divamız için hayat evden kaçış maceralarıyla çok daha eğlencelidir. Tabii; yine bu gecelerden birinde korkunç bir canavarla karşılaşmasını saymazsak eğer!..
Bu canavar tıpkı çok severek izlediği korku filmlerindeki gibi simsiyah kırmızı parlayan iri gözlere sahip ve kocamandır. Üstüne üstlük Gianna'nın en büyük korkusunun ne olduğunu bilmekte ve onu bununla tehdit etmektedir. Acaba canavar bu gerçeği kimden ve nasıl öğrenmiştir?
Etrafına saçtığı dehşete rağmen cesur dostumuzu bir türlü etkisi altına almayı başaramayan canavar göründüğünden çok daha ürkünç olabilmek için bir şeyler yapmalıdır. Oysa Gianna kalbi taş tutan bu canavarın yüreğini ısıtacak yolun nereden geçtiğini çok iyi bilir.
Steinhöfel'in kalbi taşlaşmaya yüz tutanlara ithaf ettiği Kiralık Canavar sevginin gücüne inanmanın korkulara boyun eğmekten çok daha anlamlı olduğunu savunarak ebeveyn-çocuk ilişkileri üzerine sorgulamalarla dolu düşünsel bir yolculuğa davet ediyor okurlarını.