Yenilik (innovasyon/yenileşim) firmalar için olduğu kadar ülkeler için de bir "olmak veya olmamak" sorunudur. Yeniliğin olağan kaynağı ARGE'ye ve yeni patent geliştirilmesine yapılan "yatırımdır". Bunun ölçütü mikro açıdan ARGE bütçesinin yıl bazında üretimden yapılan satışlara oranı ve küresel ölçekte alınan yeni patent sayısı makro açıdan ise ARGE bütçesinin Gayrı Safi Yurt İçi Hasılaya (GSYİH) oranı ve bir milyon kişiye (nüfusa) düşen araştırmacı sayısıdır. Yakın zamana kadar yenilikten anlaşılan birinci nesil köktenci yeniliklerdi. Bu yaklaşım eski bir paradigma olarak nitelendirilmekte ve yeni paradigmada yenilik kavramı değişmektedir. Buna göre yenilik şu başlıklar altında ele alınabilmektedir: 1. Birinci nesil köktenci teknolojik yenilikler 2. İkinci nesil teknolojik yenilikler 3. Teknolojik olmayan yenilikler veya yönetimsel yenilikler Yenilik konusunda diğer bir ayrım da yeniliğin ilgili işletmeye özgü olup olmamasıyla ilgilidir. İşletme dışı araştırma kuruluşları veya firmalarla birlikte gerçekleştirilen yenilikler açık yenilikler veya karma yenilikler olarak nitelendirilmektedir. Yenilik konusunda bir diğer gelişme ise devletlerin bazı stratejik yenilik araştırmalarına verdiği desteklerdir. Bu desteklerin ulusal bir misyon ve vizyon doğrultusunda stratejik olarak verildiği ve özellikle dokuz sektörde toplandığı görülmektedir. Öte yandan bilinen aksine KOBİ tipi işletmelerin aynı zamanda insan kaynakları başına en fazla yenilik yapan işletmeler olmasıdır. Stratejik Yenilik Yönetimi başlıklı bu çalışmada bütün bu konulara ayrıntılı olarak yer verilmektedir