Hikâyeyi bitirdim işte. Saat gecenin ikisi. Köy derin bir uykuda. Kurbağa sesleri de kesileli çok oluyor. Yalnız bozkırın ıssız rüzgârı esmeye devam ediyor. Koçerlerin Zozan'ın Delal'in Serhat'ın ve dağların kızı Hêvi'nin aşinası olduğu hepsinin tanığı sırdaşı ve şimdi de bana onların o talihsiz insanların isimlerini fısıldayan rüzgâr...
Hikâye bitti. Son noktayı koyunca garip bir yalnızlığın uğuldadığını duyuyorum içimde. Alışmışım onlara. Hepsi de çok sıcakkanlı insanlardı.
O sıcakkanlı insanlar önce birbirlerini
şimdi de beni terk ettiler.
Mümkün olsaydı da uzatsaydım hikâyelerini...
Tekrar kavuşana kadar...
Mümkün olsaydı...
Olmadı...
Gece belki de en ıssız saatlerini yaşarken dilimde karanlığa uzanıp bozkırda yankılanmayı bekleyen kor gibi bir cümle...
O insanları özledim.