"Yanmayı göze alamadığı için ateşe yaklaşmayan pervaneler sizden duygularınızı işitmek isteyecektir. Siz ışığın aşkıyla yanmış olan pervaneler; avazınız çıktığınca onlara gerçeği haykıracaksınız. Beş duyunun büyülü zincirini kıran ışık pervaneleri özgürlüğün halini nasıl anlatabilir? Hadi anlattı diyelim zincirine özgürlük diye sıkıca sarılan pervane bunu nasıl anlayabilir? Gözlerini ışık yolunun kor aleviyle kör edemeyen pervane sizin halinizi nasıl görebilir? Sen birinin sevdalısı olursan onun hayaliyle sohbet edersin. Ruhunda muhabbet heyecanı alevden gonca çiçekleri gibi açar bedenin ve ruhun mis gibi kokar. Tüm dünyalıkları ve hatta ahiret denilen o zamansızlık ve mekansızlığın başköşesini sana sunsalar dahi dönüp bakmazsın. Şayet vazgeçersen muhabbetinden bil ki muhabbetin verilenden değersizdir anlamsızdır. Ya da sen bu muhabbete gerçekten inanmamışsın! Bülbül gibi yalandan feryat ediyorsun demektir. Oysa pervaneler ateşe atarken kendini; sessizdir kimseye bunu anlatma ihtiyacı hissetmez. İşte muhabbet; pervane ve ateş arasındaki haldir bülbülün feryad-ı figanı değil.