Zulümden kaçıp vatanlarına göç edenlerden kimi sevenlerini bıraktı geride kimi bağını bahçesini kimi de alınamamış intikamını...
Çok da uzak olmayan bir geçmişte soydaşlarına ihanet ederek kendine anavatanda başka bir hayat kuran komünist yardakçısı Cambaz Bekir gecenin bir yarısı güvenli evinin sofasında kanına girdiği adamın oğluyla karşılaştığında nutku tutulur. Yalvarıp yakarmaları beyhude bir çırpınıştan fazlaca bir şey ifade etmez Muallim Recep'in oğlu Tunay için. O hem müteveffa babasının onuru hem de namusu ayaklar altına alınan biricik annesi Adviye'nin intikamını almaya yemin etmiş ve bu uğurda koca bir gençliğini heba etmiştir ve öcünü alıp gecenin karanlığına karıştığında bundan sonraki hayatının hiç de kolay olmayacağını çok iyi bilmektedir.
Türk emniyetinin olayı ele almasıyla birlikte entrikalar yalanlar ve ihanetlerle çevrelenmiş bir dünyanın kapıları açılır. Tunay'ın yakın çevresinin ve kendisi de bir göçmen olan soruşturmadan sorumlu komiserin olaya dahil olmalarının ardından Türkiye'den Bulgaristan diyarlarının Deliorman'ına kadar uzanan gizemli bir yolculuk hem karanlıkta kalmış olan bir geçmişin kapılarını açacak hem de içinde yasak bir aşkın filizleneceği soluksuz bir maceranın tohumlarını atacaktır.
Kendisini korumak adına hayatlarını feda etmeye hazır sevenlerinin kanatları altında ne kadar güvende görünürse görünsün Tunay'ın yine de kendinden başka sığınabileceği hiç kimsesi yoktur. Çünkü sıradan gibi görünen bu cinayetin ardından içine düştüğü gayya kuyusunda sadece ruhunu muhasara altına alan kendi iblisleri değil dünyayı parmaklarının ucunda tutan şeytanlar da cirit atmaktadır.