Konya Çölü'nün Kürtlükle tanışıklığı bilindiğinin aksine çok eskidir. Konya'yı keşfeden Pers ordusunun "Okçu Kürtler"ini zamanla İslam Ordusundaki cihatçı Kürtler daha sonra Selçuklular döneminde Sivas Kürtleri ve Doğu Torosların Lek Kürtleri takip eder. Osmanlı'nın erken dönemlerinde Konya dolaylarına gelen Kürtler de dâhil bu saydıklarımız bu kadim çölün diğer halklarına karışıp eriyip gittiler. Geriye rasyonalitelerinden esinlenerek adlandırılan mekânları kaldı. Konya'nın bu prototip Kürtlerin aksine Osmanlı'nın geç dönemlerinde Konya'ya "Aşiret" olarak gelen sürülen ya da "iskan" edilen Kürtler varlıklarını korudular eriyip gitmediler. Kültürel ve nasyonal değerlerini korudular. Günümüzde de Kürdistan'dan uzak bir coğrafyada ana Kürtlüğün değerli bir parçası olarak Kürt ulusal davasına sahip çıkıyorlar. "Kitlesel olarak Konya'daki Kürt varlığınının yanı sıra popüler Kürt şahısların Konya'daki varlıkları da bu ulusal ve sınıfsal davanın kaçınılmaz bir sonucudur Keza "öteki" olmanın kaçınılmaz tepkiselliğinin ve sınıf mücadelesinin sonucu olarak daha çok sol cenahta yer alan Kürt entelijansının sürüldüğü yerlerden biridir Konya. Ruhî Su Yılmaz Güney Yaşar Kaya Cemşid Bender bunlardan bazılarıdır. Velhasıl "tarih içinde Konya" eski çağlardaki gibi günümüzde de Kürt tarihinin Kürdistan'dan uzak bir yapıtaşı olarak güncelliğini korumaktadır.