Hanefî- Mâturîdî gelenek kıyası da içeren istidlâl yöntemlerini ustalıkla kullanmıştır. Bu istidlâllerde dikkat çeken hususlar muhatabı ikna çabası yanında kendi içinde tutarlılık ve formel anlamda olmasa da genel mantık kurallarının uygulanması olarak sıralanabilir. Ayrıca onların bir meseleyi açıklarken tutarlı iç içe ve peş peşe istidlâlde bulunmaları kuvvetli bir zihin disiplinine sahip olduklarını göstermektedir. Hanefî- Mâturîdî gelenek ibadetler sahasında kıyasın kullanımına sıcak bakmamasına rağmen fürû' ile ilgili eserlerde kıyasa ve istihsana yer vermiştir. Hulviyyât'ta bu konuda birçok örneğe rastlamaktayız. Orjinal metni Eski Anadolu Türkçesi olan eser Hanefî- Mâturîdî geleneğinin istidlâl ve kıyas algısını itikâdî ve fıkhî sahada örneklendirme ve izah etmede oldukça katkı sağlamıştır. Hanefî- Mâturîdî gelenek Kelâm İlmi'nde kıyasa dayalı istidlâlde bulunurken akla çizdiği sınırı Fıkıh Usulû konularında da korumuştur. Bu sınır vahiyden elde edilen veriyi anlama ve yorumlamadan ibaret olup aklı vahyin yerine koymak değildir. Diğer yandan ibadetler gibi illeti aklın sahası dışında görülen alanlarda aklı ''vahyi anlama'' görevi sınırlarında tutma eğilimi aynı düşünçenin uygulama sahasındaki uzantısı olarak değerlendirilebilir.