"Geçmişim geleceğim içerisinde kazılmış derin bir kuyuydu. Bu kuyudan çıkmam için ancak Yusuf olmam gerekiyordu. Bunu başarabilirsem sonsuzluğu da geçebilirdim. Bu andan sonra da imkânsız olarak addedilen ne varsa hepsini mümkün kılabilirdim. Ancak biraz daha ölmemem gerekiyordu. İşte onun ne sınırı ne de mümkünâtı vardı."
Hangi deney gerçek aşkı yüreğin hafızasından silebilir ki?
Bir kadın üç adam... dört ayrı yürek. Serap Celal Pars ve Doktor.
Kimi aşk kimi aşk kisvesi altında intikam kimiyse akıldışı deneylerin objesi olarak yüreğine yerleştirir Serap'ı. Herkesin bir planı vardır.
Bu romanda iyilerin yüzü kötülüğe kötülerin yüzü beyaza boyalıdır. Bazıları portakal bazılarıysa kurumuş kan kokar. Tüm bu intikam planları sadece Serap'ı elde etmek için mi yoksa Serap sadece bir maşa mı? Peki Serap bu hikâyenin neresinde?
Celal aşkı için hayatını tamamen değiştirmiştir; ama bugünü değiştirse de geçmişi ve geçmişin şekillendireceği geleceği değiştirebilir mi? Ayın karanlık ve aydınlık yüzü gibi tek bedende iki ayrı hayat yaşayan Pars kişisel hesaplaşmalarında Serap'a hangi yüzünü dönecektir? Sevdiği kadını bir türlü elde edemeyen Doktor sinsi bir yılan gibi kaç hayatın içine akıtacaktır zehrini? Freud mu haklıydı yoksa Jung mu? Peki Gazali bu romanın neresinde?
Mustafa Becit'ten hayatın içinden karakterlerle kurulmuş bir olay örgüsünün aksiyon intikam aşk felsefe ve hatta biraz delilik dolu bir solukta okuyacağınız çarpıcı anlatımı...Artık köpüren hayatın sağanaklarında sancıyan bir namluya
şakağınızı uzatma vaktidir...