Veresiye mahalle bakkallarımızın varlığıyla anımsanan bir yaşam şekli olmuştur. Parası olmayanın ya da azlığı nedeniyle her zaman olmayanın karnını çoluğunu çocuğunu doğurabileceği bir borç anlayışıdır. Bu borç müşterinin erdemine bakkalın iyi niyetine bağlı olarak belli bir düzeyi hep sürdürür. Bir süre sonra veresiye karşılığında alınan erzaktan ekmekten peynir ve zeytinden daha önemli hale gelir.
Öykü kendi gerçekliğini taşıyan edebiyatın veresiye biçemidir bence. Ederi ertelense de değeri ötelenemez. Ederi yazılışındaki emek değeri okurudur. Zamana yayılır. 100 gram peynir 100 gram zeytin çeyrek ekmek yaşamın o anını önemli ve özellikli kılar. Öykü de benzer biçimde kısa-uzun edebiyatın o ana sığışan önemli ve özellikli gerçekliğidir.
Adını Veresiye koyduğum kısa öyküler edebiyatı yaşamdan alacaklı kılan; değerini okurun taşıdığı zihinsel nitelikli bir alışveriş olup veresiye eğretilemesiyle yansıtmak istedim. Değeri sizde olan bu öykülerin ederi yazacağınız öykülerinizle karşılık bulacak.
-Yıldırım B. Doğan-