Bu bir insan kümesi için tanımlı bir nitelik imi. Aynı zamanda kitabın adı. Okumaya başlamadan düşünmeye başlasın istedim okur. Bu yolla yazdıklarım zenginleşecek çeşitlenecek diye bekliyorum. Bu beklentiyle '... N'olacak bu memleketin hali?' sorusunun memleketin yüreğini nasıl titrettiği ortaya çıkacak diye düşünüyorum. Çünkü memleketim başına geleceklerin habercisi olan bu sorudan ürküyor. Nedeni bu sorunun son 70 (yetmiş) yıl içinde başına gelenlerin yaşadığı olumsuzlukların habercisi olduğunu biliyor.
Onların memleket diyerek dışlaştırdıkları aslında benim için yurdum. Yurdumu sevdiğim ve yurduma layık bir yurttaş olmayı tek doğrultu olarak benimsediğim için bugüne dek sormadığım bir sorudur '... N'olacak bu memleketin hali?' sorusu. Sorumluluğumu biliyorum. Cumhuriyet'in ilkelerinin bana verdiği ödevlerin gereğini yerine getiriyorum. Ben yurtseverim. Onlar memleket-i severler. Memleketin dili olsa ne diyeceğini biliyorum: '... Mümkünse beni sevmeyin. Siz her sevdiğinizde başıma kötü şeyler geliyor. Çünkü siz memleket sevmekle kendini sevmek aynı şey sanıyorsunuz. Değil! Kendinizi bile sevmeyi bilmezken bir de çarpıklık edip beni sevmeye kalkışmayın.' Kitap yıllar içinde memleket-i sevmeyi iş haline getirenlerle ilgili. İnce alay benim tercihim. Okumaları halinde onlardan birinin bile kitabın tek satırına katlanabileceklerini sanmıyorum. Anında boğulur hale geleceklerini biliyorum. Ani gelişen yabancı madde alerjisi gibi.
İnce alay öykü tadında yurdumun insan dokusuna uygun düşen bir yaklaşım. Yalnızca gülümseyin istedim. Ama okurken ya da okuduktan sonra benimkine ekleyeceğiniz ısırgan düşüncelerinizden yurdumu yoksun bırakmayın. Yurdumun üstüne çöreklenme iddiasında ve hevesinde olanların bir tarafına batacak bir şey olmaksızın olup biteni anlamaları olanaksız görünüyor.
-Yıldırım B. Doğan-