Aşk eski bir hikâyedir. Yüz yıllara damgasını vuran gerçek. Günümüzde aşkın kelime anlamını bile yaşayamayan insanlar sevgiyi eksilttiler. Romanımız kadınların bakış açısıyla aşkı yeniden tarif ediyor. Merhabayla başlanan aşkı hiçe saymadan hüzünle saygıyla nasıl uğurlanması gerektiğini hatırlatıyor. Şiddet olaylarının arttığı bu günlerde bencilliğe düşmeden onurlu vedaların olabileceğini gösteriyor. Ayrılıklara verilen tepkiler kaybetmenin verdiği acıyla beraber can yakıcı hale gelir. Mantığın yerini alan kıskançlık kaybetme duygusuyla davranışlarımızı değiştirir. Yıkıcı etkisi pişmanlıkla sonuçlanır. Kahramanlarımız bunun tersine veda ederken nasıl tutum sergilememiz gerektiğini anlatıyor. Hayatımıza anlam katan kişinin zamanla sevgisizlik ve ilgisizlikle nasıl iki kişilik yalnızlık yaşattığına değiniyor. Sevgiliye verilen değerin yeterli olup olmadığını sorgulatıyor. Yüreğe düşen cemrenin hayatlarına nasıl mutluluk aşk getirdiğinden bahsediyor. Aşkı yaşarken geçmişte yaşadıkları olumsuzluklardan uzak ucu yanık mektup kıvamı hikâyede karşımıza çıkıyorlar. Aşkın anlamını yozlaştıranlara inat aşk makamını yeniden aşka sunuyorlar.