"...Kitaba adını veren Gülşen-i Hakîkat (Hakikat Bahçesi) geleneksel İslâmî bahçe sembolizminden alınmıştır. Kur'ân bahçe sembolünü kullanarak Cennet'e Bahçe şeklinde atıfta bulunmaktadır. Dahası Kur'ân-ı Kerîm Cennet'in mertebelerinden bahsetmektedir. Sûfîler bu sembolizmden ilham almış ve Bahçeden sadece cennetvarî hakikatlerin farklı seviyelerini tasvir ediyor olarak değil ayrıca genelde anlaşıldığı şekliyle Cennet'in ötesindeki İlâhî Hakîkat olarak bahsetmişlerdir. En yüksekteki Bahçe Zât-ı İlâhî'nin İsimlerinden biri olan Hakk'la ilişkilendirilmiştir. Bu yüzden Hakîkat Bahçesi'ne içinde tüm manevî gerçekliklerin bir araya geldiği mahal diyebiliriz. Tasavvuf Hakîkat Bahçesi'ne ulaşmak için onun ilkelerini izleyen kişilere çeşitli vasıtalar sağlar. Tasavvuf Bahçe'ye giden yoldur; en yüksek seviyede ve bâtınî gerçekliğinde Bahçe'nin "muhtevası" olmanın yanı sıra Bahçe Sahibi'nin Huzuru'na ulaşma vasıtasıdır. Tasavvuf geleneği uzunca bir zaman diliminde mürşidler ve irfân üstadları tarafından tafsil edilen devasa bir metafizik ve kozmolojik ilke dizisini ihtiva etmektedir. Fiil muhabbet ve ma'rifet seviyelerinde neredeyse tamamen farklı imkânlara hitap eden manevî tahakkuk usûllerini ihtiva etmektedir. Tasavvuf hem İslâm âlemi hem de Batı'da bu hayatta Hakîkat Bahçesi'ne ve sonunda Bahçe Sahibi'ne kavuşmayı arzulayanlar için sahih bir manevî yol sağlama şeklindeki merkezî rolüne ilaveten dinî sınırlar boyunca bir anlayış oluşturmada da önemli bir rol oynamaya devam edecektir." Seyyid Hüseyin Nasr