Yaşamımın son 50 yılında fotoğrafla illüstrasyonla ve sanatsal camla kısacası yalnızca sanatla uğraştım. Çalışmaya inanan bir kişi olarak "hezarfenlik" benim kimliğim hâline geldi.
"Yıldız'ın Gözü" tarihten el alan belgesel bir tez niteliği taşıyor. Fotoğrafın özünü anlatıyor. İlk romanını yazan kişi için çok zor bir başlangıç. Niçin böyle bir şeye soyunduğumu düşününce geçmişimden gelen bazı ipuçları buldum.
Belki de tarihçi olan rahmetli annemin hatırasından gelen yaşamım boyunca tarih üzerine derin ilgim nakışlı uzun okumalarım ömrümün 50 yılını verdiğim fotoğrafla buluştu.
Romanda hafıza ve hayal gücüm işbaşı yaptı.
Yıllar önce Photokina'nın kurucusu Avrupa fotoğrafının büyük kültür adamı Fritz Gruber'in ailesine bu satırlardaki "ana hikâyeyi" anlatmıştım. Sonraki görüşmelerimizde Gruber'in sinemayla uğraşan kızının anlattığım hikâyeyi belgesel film haline getirdiğini ve bu çalışmasıyla bir ödül kazandığını söylediler; ama ısrarlarıma rağmen filmi göstermediler. Nedenini bilmiyorum. Elbette merak ettim. Ancak bu olayın bende uyandırdığı araştırma ve anlamak dürtüsü çok önemliydi.