Türkiye'de çok partili siyasal hayata geçiş sonrasında parlamentonun işleyiş biçimine çok fazla müdahale olmuştur. Bu müdahaleler doğrudan yönetime el konulması şeklinde olabildiği gibi iktidarın değiştirilmesi biçiminde de gerçekleşmiştir.Ülkemizde seçilmiş sivil bir hükümetin alaşağı edildiği ve hükümet yöneticilerinin yargılandığı ilk darbe 27 Mayıs 1960 tarihinde gerçekleşmiş ve bunun bir sonucu olarak 10 yıl boyunca 3 dönem tek başına iktidarda kalarak varlığını sürdüren Demokrat Parti iktidarı sona ermiştir.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yönetimi ele aldığı ve yönetime doğrudan el konulduğu ikinci fiili darbe 12 Eylül 1980 tarihinde yapılmıştır. Bunun yanında iktidarın çeşitli şekilde değişime tabi tutulduğu dönemler olmuştur. 12 Mart 1971 Muhtırası bunun ilk örneğidir. 28 Şubat 1997 Döneminde meydana gelen olaylar iktidarın değiştirilmesi için çeşitli baskı unsurlarının kullanıldığı önemli bir başka dönemi oluşturmuştur.
Öte yandan 17 Aralık 2013 ve ardından ortaya çıkan gelişmeler Türkiye'yi yeni bir darbe şekli ile tanıştırmıştır. Demokratik teamüller dışında yönetimi değiştirmeye yönelik bu uygulamalardan 28 Şubat ve 17 Aralık süreçlerinin Türkiye ekonomisine yansımalarının ele alındığı bu çalışmanın darbe ve darbe süreçlerinin ekonomik değişkenler üzerinde nasıl bir etki meydana getirdiğini görme açısından faydalı olacağı umuduyla bu çalışma ortaya çıkmıştır.