Birilerini suçluyorsan o durum hakkında içinde olana bir anlam olmadığındandır. Kolektif yada rasyonel algıdan çıkamamak budur. Birilerini mesul tutmaktan çıkabilenler kendi içsel bağlantısını kurarak uyanışını başlatır.
İçinde anlamlandırdığın durumun mantık çerçevesinde olması gerekmemektedir. Önemli olan anlamlandırmaktır. Çünkü yarınların yansıması olarak sana dönecek ve mantıksal cevabını verecektir.
Mantıklı bir anlam bulmak için değil sevdiğin anlamları bulmak için değer arayışlarına girmelisin.
Değerleri daha büyükten bakarak bulman gerekir.
Herkesi anlayabilirsin ancak beklentilerini asla bilemezsin.
Her canlı bir bireydir.
Her birey ayrı bir dünyadır.
Yaşanan her şey senin kendi dünyanda yaşanır.
Olanı biteni kendi dışında görüyorsan o duruma değer veremediğindendir. Henüz sende ifade bulmadığındandır. Eğer her bireyin ayrı bir dünya olduğunu kabul ediyorsan her olanın mesulü de kendi dünyasıdır. Her şeyin sorumlusu sensin. Suçlusu değilsin.
Ya olursa diye oluşturduğun olasılıklarla kendi içindeki titreşimlere davet çıkartırsın.
Ya gelmezse!
Ya düşersem!
Ya ödeyemezsem!
Gibi olasılıklar korku oluşturacağı için titreşimlerini forma dönüştürerek o olasılığı var edersin. Devam ettiğin sürece de içindeki titreşimler korkularınla tetiklenmeye ve yansımaya dönüşür.
Durup dururken heyecan üretemezsin durup dururken korku üretemezsin her ikisi de güçlüdür ve verdiğin değerlerle oluşur.
İçselleştiremiyorsan akıl yürüt.