Nasıl ki köksüz bir ağaç yaşayamazsa; geçmişi çocukluğu ve anıları yok edilmiş bir insan da yaşayamaz...
Köşebaşlarına mediven altlarına yıkık duvarların diplerine ahşap sandıklara ve tozlanmış fotoğraf albümlerinin sayfaları arasına gizlenmiş anılarımız hiç ummadığımız bir anda çıkıverir karşımıza...
Çok sevip kalbine gömdüklerin beraber ağlayıp beraber güldüklerin kızgınlıkla anımsayıp nefret duydukların olmazsa sen de olmazsın...
Tel dolaplarıyla gaz ocaklarıyla lüks lambalarıyla yaylı at arabalarıyla güneşi gölgeleyen dut ağaçlarıyla çamurlu sokaklarıyla sisler altında unutup gittiğimiz geçmişimize hep birlikte geri dönmeye ne dersiniz?