Bugün "düşünme itaat et" uranını davasının ana ilkesi kabul eden gerek Türkiye'yi ve gerekse dünyayı sağlıklı bir şekilde okuyarak fikir geliştiremeyen bir anlayışın yerine Türkiye'nin ve dünyanın yeni sosyolojisini çok iyi bilen yani okuyan ve okuduklarını bir düşünce sistematiği içinde analiz edebilen yerel ve küresel gelişmeleri bu analiz kabiliyeti doğrultusunda yorumlayabilen bir nesil ortaya çıkmıştır.
Bu yeni nesil Ülkücü Türk milliyetçiliğinin de bir umudu olma potansiyelini taşımaktadır. Bu açıdan bakıldığında yeni nesil Ülkücüler irrasyonel bir otoriteye boyun eğmedikleri gibi kendilerini de asla "davanın vazgeçilmezleri" konumunda görmemektedirler. Yeni nesil ülkücüler klasik ülkücülerin davranış düşünce dil ve yaklaşım biçimlerinden uzaktır. Söz konusu nesil doğal olarak kendini ifade edebileceği yeni bir dil mekân iletişim alanı bilgi kaynağı farklı türde bir aidiyet formu ortaya koymaya başlamıştır.
Yeni neslin ülkücü olmasına rağmen teşkilatlara mesafeli durmasını teşkilatların yeni nesil ülkücülerin özgür esnek yapılı düşünce ve eylem dünyalarını anlamaktan uzak oluşlarına ya da bir başka deyişle bu konuda yetersiz kalışlarına bağlayabiliriz. Çalışmamızın amacı teşkilatlarca erişilip anlaşılamayan bu yeni parçalı ve doğurgan dünyalara doğru düşünsel bir yolculuğa çıkmaktır.