Bu isimler 1900 ile 1911 arasında doğdular. Hepsi de Osmanlı kimliği taşımaktaydı. Yine hepsi ilk-orta-liseyi eski yazıyla okumuştu. Gençliklerinin ilk yıllarını Cumhuriyet öncesinde yaşamışlardı.
Bu özelliklerin onlara neler verdiği üzerinde durmak lazımdır. Öncelikle ülkeler kaybetmenin ne demek olduğunu derinden duyarak gelmişlerdir. Bugünden bakınca bu ağır durumun onlara kaybettirdikleri yanında kazandırdıkları da çok önemlidir. Acıdan daha öğretici ne vardır?
Düşmanın hücumu amansızdı. Türklüğü büsbütün yok etmek için saldırıyorlardı. Türk'e nefretlerini vahşetle göstere göstere bağıra çağıra hınçla yükleniyorlardı. Bundan dolayı çocuk yaşlarında milliyetlerine sarılarak Gökalp'in tabiriyle "eski kölenin vurmasıyla" kendilerini çok Türk hissederek büyüdüler.
Memleket topyekün bir kalkınma hamlesine girecekti. Bunun bir yolu da gelişmiş düşmanın yani savaşılan Batı'nın bilgi ve görgüsünü memlekete taşımaktı. Savaş biter bitmez "Onlar nasıl kalkındıysa biz de o usullerle kalkınacağız!" fikri devreye sokulmuştur. Aslında bu fikir yeni de değildir. En azından 1793'ten beri Osmanlı'da ana fikir buydu. Batı'nın her konudaki bilgi ve görgüsünü memlekete taşıyacak ve kalkınma hamlesine katacak olan okuma çağındaki gençler olarak görülmüştür. Çünkü yetişmiş insan gücü zaten pek az kalmıştır. Hızla insan yetiştirmek lazımdır. Bu kitapta yer alan isimler Cumhuriyet'in bu manada içeride dışarıda yetiştirdiği öne çıkmış kimseler arasındadır. Söz konusu isimlerin farklı görüş ve bakışları da eserin bir başka zenginliğidir.