Hayatta karşımıza çıkan birçok olayı tesadüf olarak nitelendirsek de bunlar kaderin ta kendisidir ve tesadüfler hiçbir zaman yalnız gelmezler. Ya kafamızın içinde dönüp dolaşan bir düşüncenin aynı anda bir yerde belirivermesiyle ya da yıllar sonra başka bir ülkede yolda yürürken karşılaştığımız eski bir arkadaşımızla eşleşirler. Yaşamın farklı evrelerinden geçerken bir ağacın kökü nasıl yüz binlerce parçaya ayrılırsa Tanrı da insanlara öyle yollar sunar ve bu yollardan sadece birkaçı gökyüzünden toprağa düşen yağmur damlalarını emerek çiçek açar ve meyve olarak hayat bulurlar. Bu meyvelerden kimi şaşalı sofralara meze kimi kurtlara yem kimi küçük bir çocuğun elindeki şekere elma olur. Kimi yerçekimi kanununu buldurur kimi ise Adem ile Havva'yı ayrı düşürür.
Hayatta hiçbir şey tesadüf değildir. Ne iyi ne kötü. Her şey olması gerektiği gibi başlar ve olması gerektiği gibi biter.
O gün orada deniz kızlarını yunusları ve sabah vaktinde yıldızları gördü. Bu kek değişik bir şeydi. Bir an sürekli bu kafada olmak istediğini hissetti çünkü hayatı boyunca aradığı mutluluk buydu...