Hafta sonları yine ablamlara gitmeye devam ediyordum. Bazen enişte beyle aynı vapurda karşılaşıyorduk. O her zaman üst güvertede açık yerde oturuyordu. Elinde Akşam gazetesi açık ve rüzgârlı olan güvertede yol boyunca gazete okumaya devam ediyordu. Gelip yanına oturduğum zamanlar:
"Ooo! Sen de mi buradasın? Ne var ne yok?" diye birkaç kelime konuşur sonra gazetesine gömülürdü. Gide gele göre göre bıkmış olmalıydı ki etrafına pek bakmazdı. Hâlbuki boğaz manzarası kadın ve kızlar dâhil zevk alınacak o kadar güzellikler vardı ki! Acaba vapurla her gün gidip gelsem ben de mi öyle ilgisiz olurdum ki? Üsküdar'dan bindiğim vapur genellikle Çengelköy'e uğrar kıyıya çok yakın Kuleli Askerî Lisesi'nin çok yakınından geçerdi. Bazen üniformalı talebeleri kıyıda veya bahçede dolaşırken görür gıpta ile bakardım. Askerî ortaokula girememem hala yüreğimde bir ukde olarak kalmıştı.