Robert Eggle şaşkın ve çaresiz... Nasıl olmasın; ne buraya nasıl düştüğünü hatırlıyor ne de hayatı hakkında başka herhangi bir şeyi!Yağmurdan sırılsıklam olmuş bir vaziyette karar veriyor: Hafızasını kaybettiğini kimseye belli etmeyecek ve sadece sorular sorarak bu işin içinden çıkmaya çalışacak... Böylece ona ismiyle hitap eden genç bir kadının kendisini bu çukurdan çıkartıp eve götürmesine izin veriyor. Sonraki günlerde sürekli farklı restoranlara götürülüyor ve tuz dışında hiçbir şeyin tadını alamadığını sadece kendisi biliyor! Ama bu durumda nasıl olup da bir yemek eleştirmeni ve televizyonda çok ünlü bir şef olduğunu anlaması da iyice güçleşiyor!
Bu çarpıcı romanda Kurlansky sadece Robert'ın ilginç dünyasını değil kırmızı Hawaii deniz tuzundan menudo belons ve cholent'e kadar birçok sıra dışı yiyeceğin de öyküsünü anlatıyor; akıllı ve esprili bir şekilde yediklerimiz ile yaşamlarımız arasındaki gizli ve konuşulmayan ilişkiyi ortaya koyuyor. Birbirinden ilginç kadınlar ve erkekler buluşup yemek yiyorlar aşık olup terk ediyorlar içip sohbet ediyorlar ve aslında birbirleriyle yedikleri yemekler ve içtikleri şaraplar kadar ayrılmaz bir şekilde bağlı oldukları için sonunda yerel bir Alaska çorbası soya peynirinden yapılmış bir Şükran Günü hindisi bağımlılık yapan çay kekleri veya zehirli olduğu tahmin edilen bir krem brüle sayesinde bir araya geliyorlar.