"Anam yorgunluktan ocaklığın yanında uyumuş kalmıştı. Tepenin üstüne saplanan kayalar gibi ağzı açık ucu keskindi topuğundaki yarıkların. Anneye acımanın ne iğrenç bir duygu olduğunu biliyordum. Gözümü ayaklarından çekip yaşlı olgun kararlı yüzüne diktim. Cılız bedeninden dökülen karnı inip kalkıyordu. Ablam ne kadar diriyse annem o kadar ölüydü." Yanık Maske dünyadan ve takvimlerden bağımsız kendi zamanını kendi oluşturan bir köyün meydanına davet ediyor okurunu. Bir maskeyle yaşamak zorunda olan İmam yüzünü herkesten gizlese de ruhunu sonuna kadar açıyor. Ruhunun cazibesine direnmek faydasız ve imkansız.