Hayatımızdan sessizce çıkıp giden değerlerimizden biri de masallar. Onlar her bireyi kendisinden öncekilere bağlayan devam eden bir akışa bizleri de dahil eden kültürel arketipler. Bizim kim ve ne olduğumuzu kendi lisanınca ve tarzıyla anlatan varlığımızın geçmişe doğru uzayan görüntülerini yansıtan devasa aynalar. Onlar gerçeği yoğuran hayal hayali çoğaltan ve kanatlandıran büyülü bir dünya. Katı gerçekliği büyülü çubuğuyla yumuşatan ve onunla baş edebilme yollarını gösteren sözcükler sağanağı. Masallar her toplum ve her ülkenin değerler hiyerarşisini zihniyet dünyasını gösteren önemli envanterler. Bu envanterler her birimize ait olduğumuz milletin toplumun birer ferdi olarak maddi ve manevi dünyamızın haritasını deşifre etmektedir. Bu yüzden masallar pedagojik değeri olan bizzat çocuklara anlatıldığı da gözönüne getirilecek olursa daha okuma yazma bilmeden kulaktan kulağa ağızdan ağıza duygu ve düşünce dünyamızı inşa eden yapı taşlarıdır. Büyüyenay kitaplığına ilk masal kitabı olarak katılacak olan Kırk Diyardan Masallar birbirinden güzel masalları dile getiren bir masal anlatıcısını da ortaya çıkarmakta: Hulusi Üstün. İlk cümlede bahsettiğimiz hayatımızdan sessizce çıkardığımız masal evrenini yeniden canlandırmaya çalışıyor o tertemiz Türkçesi ve su gibi akan cümleleriyle.