Uzun yolculuklar geçiyor içimden kalabalık yalnızlıklar... Sanrılar içinde kendi benliğini arayan bir âhir zamanlıyım... Kaderine razı olmuş ömür yorgunu bir idam mahkûmu gibi sükûtu kaftan yapmış bekler dururum. Bilmediğim türküler söyler dilim bilmediğim yanların sol yanıma iğneler batırır. Güçlü gibi görünecek maskelerimde kalmadı elimde. Hepsini seni beklediğim gecelerin sabahında sana takındım. Ağımı günahına bulaştırmadım. Kâğıt kesiği bir sevda bıraktın bende... Gün geçtikçe zaman üfledikçe kapandı ama içimi acıtmaya hep devam etti. Tekrarı olmayan günleri feda ettiğini anladığında takvimler sana bu kadar cömert davranmayacak biliyorsun... Ben umuda bavul topladım bugün... Seni gözlerinden öptüğüm sabahların tarçın kokularında resimledim. İçimin tüm yaramaz çocuklarını erkenden sükûta teslim ettim. Bilirim hangi kuşun kanadında saklanır bizim hikâyemiz. Bilirim boynunun haritasını. Severim dudağının kenarındaki keskin ayazları. Kokunun sarhoşluğu hiçbir anasona karışmaz. Umudum sıcak tutar aşkımı... Ben yine bulurum bir gökyüzü severim papatyaları. Yolum hiç adresinden şaşmaz.