Bir nefes ki; var oluşu ona sorulmadan gerçekleştirildi. Yine sorgusuz sualsiz nefeslerden şefkatten ve sevgiden yoksun bırakıldılar. Belki de sıcak bir nefesten yoksun bırakılırken; toprağın şefkatine gökyüzünün parıltılı sonsuzluğuna bırakıldılar.
İstemeyerek de olsa sokağa sevdalandılar...
Küçük ömürlere gökyüzü büyüklüğünde hikâyeler yazdılar...
Yazılan bu hikâyeleri okumaya yeltenirken hiçbir zaman bilemeyeceğimiz; lakin uzaktan baktığımızda gördüklerimizi hissettiğimiz hayatlar var olacak...
Çaresizce yeryüzünü yatak taşları yastık gökyüzünü ise yorgan yaptıkları...
Ve gökte parlayan yıldızları yorganlarına toprağın bağrından yeşeren mis kokulu çiçekleri yataklarına süs yaparken yastık yaptıkları taşları ise süslerden uzak bırakmışlardı. Sokağa sevdalanan çocuklar...
Sırt üstü uzandıkları zaman düşleri ile baş başa kaldıklarında gözlerinden akan damlalar taş yastıklarında süzülüp giderken; yalnızlıklarını sadelik içerisinde süslerden ve renklerden uzak bırakan çocuklar...
Sokakta yaşamaya mecbur olan çocukların da; "çocuk" olduklarını unutmamak dileği ile...