Aliya İzzetbegoviç Bosna savaşında varlığını tüm dünyaya kabul ettirmiş halkının kaderini belirleyen ender devlet adamlarından biridir. Dayton Antlaşması ile ülkesinin bir takım kantonlara ayrılmasını ve bu kantonlarda Sırp ve Hırvatların da söz sahibi olmasını hazmedememiş antlaşmayı "yüreğinden kan damlayarak" imzalamak zorunda kaldığını bizzat kendisi söylemiştir. Dört yıl boyunca dünyanın yok etmek istediği sistemler anaforunda Bosna'nın bir dal bulup tutunması idi bu. O dalın gövdeden koparılmak istendiğini yıllardır hep beraber gözlemliyoruz. Ülkesinin bu halde olması Aliya'nın duruşuna bir halel getirmez. O bütün bunların başına niçin geldiğini halkının ve kendi kimliği yüzünden olmadık sıkıntılara katlandığını çok iyi biliyordu. Ya kimliğinden vazgeçecekti ya da ülkesinden. Kimliğinden ödün vermediği için ülkesini bu kadar da olsun koruyabildi. Kimliğinden vazgeçseydi ülkesinin bir Sırbistan'dan bir Slovenya yahut Hırvatistan'dan farkı kalmayacaktı.
Aliya halkını arkasına alarak ayaklarına takılmak istenen prangaları kırmış dünya âleme ben de varım diyebilmiş cesur yaradılışlı bir adamdır.