Bir yaz günü öğleden sonra Cora Bender'le kocası minik bebeklerini alıp göl kıyısına giderler. Uzaktan bakıldığında güneşli günün keyfini çıkaran son derece normal bir aile gibi görünmektedirler ama Cora Bender'in göl kenarındaki diğer genç annelerden bir farkı vardır. Cora o akşam kocası ve çocuğuyla eve dönmeyeceğini bilmektedir çünkü ölmeye karar vermiştir.
Ancak bir anda her şey değişir. Akşam olduğunda Cora Bender hâlâ yaşamaktadır ve bir cinayetin hesabını vermek zorundadır. Daha önce hiç görmediğini iddia ettiği bir adamı öldürmüştür. Bu genç kadının yabancı birini bıçaklamak için ne gibi bir nedeni olabilir?
Cora suçunu itiraf eder. Polis dosyayı kapatıp mahkemeye zanlının suçunu itiraf ettiğini delillerin de çok net bir şekilde ortada olduğunu gösteren bir rapor sunmaya niyetlidir. Ancak Baş Komiser Rudolf Grovian olayın sıradan bir dava olarak değerlendirilmesine karşı çıkar. Grovian Cora Bender'in müthiş bir sır sakladığını düşünerek vakayı soruşturmayı sürdürür. Adım adım yol alarak ortaya çıkardığı şey ise kâbus gibi bir yaşamdır. Başlamadan darmadağın olmuş keder ve yalnızlık dolu bir yaşam...
Petra Hammeesfahr büyük bir ustalıkla ailedeki hataların ne denli yıkıcı olabileceğine ve bir çocuğun yalnızlığının varabileceği acı sonuçlara dikkat çekerken insan ruhunun karanlık yanını da gözler önüne seriyor. Günahkâr psikolojik gerilim türünde unutulamayacak bir başyapıt.