Yatağa bağlı birini düşünün. Mahkûm diyemezsiniz çünkü mahkûmun başında ve yanında arkadaşları görevli müdürü ziyaretçisi gardiyanı olur; onun yasal hakları vardır ve zaman zaman onun nefes alması ve volta atması için avlusu da vardır. Burda gezer gezdirirler; belki de bir iki nefes sigara içer arkadaşlarıyla gökyüzüne bakarak içini çeker ve
yeni bir dünya kurar kafasında. Geceyse gökteki yıldızlarla; gündüzse eğer varsa bulutlarla hayal kurar ve sevdiklerine varsa sevgilisine veya yavrularına gider. Bir damla gözyaşı olsa bile yeter o insan için. Yarenlerine bir şiir veya bir türkü olur. Ama yatan yatağa bağlanan bir insanın kafasının içinde neler olur bir düşünsene? Ne kadar zaman sonra gökyüzünü görecektir ve bu ne zaman olacaktır? Vakti var mıdır? Yıldızlara bakarken kayan yıldızlardan dilek tutar mı; düşünsene!
Birçok insan hayal ürünleriyle güzel lâflarla gerçekmiş gibi içinden geçeni kâğıda döker; hele bir de yazma yeteneği varsa ne güzel olur; okumaya değer okuyoruz da. Ben de düşündüm ki; bu yaşananları bu yaşam süresinde yaşananları yazabildiğim kadar yazıp belki bir gün birileri bu yaşanmış bir gerçeği okur. Okur belki kendinde var olan bu illetle ilgili yapılan çalışmalar tedbirler birilerine gün gelir yardımcı olur diye elimden geldiği kadar bu kitapta yaşadığımı okuyanlarla paylaşmaya
ve anlatmaya gayret ettim.