Tarihte sanatın sanatı yönettiği yegâne dönem 1917 Devrimi'nden sonraki birkaç yıl. Bu birkaç yılda Rus İmparatorluğu'nun bütün sanat mirası Avrupa'nın en zengin müzeleri ve koleksiyonları akademiler tiyatrolar kurumlar avangard sanatçıların eline geçti. Ama onlar sanata karşıydılar; sanatı parçalamak müzeleri yakıp yıkmak akademileri kapatmak istiyorlardı. Peki sanatın iktidarını ele alınca
ne yaptılar? Sanatı nasıl yönettiler? Devrimle ve komünizmle nasıl bağlandılar?
En önce sanatı sanatın varlığıyla ilgili bir sorgulamaya dönüştürdüler. Bir bilgi ve iktidar siyasetine çevirdiler. Hayatla bütünleştirerek sanat icrasını devrimci bir eylem gibi yaşadılar. Formun ve nesnenin "sıfır noktası"nı keşfederek sanatı tamamıyla kavramsallaştırdılar; soyutu icat ettiler. Müzeleri herkese açık atölyeler forumlar laboratuvarlar olarak örgütlediler. Bütün kenti bir enstalasyona tiyatro sahnesine çevirerek sanatın hayatını karnavallaştırdılar. Sanat enternasyonallerini başlattılar...
Sanatın kısacık iktidar dönemindeki deneyimleri avangardın bir
kehaneti sayılmalıdır. 20. yüzyıl sanatında eleştirel çatışmacı ne varsa işaretleri Rus avangardına çıkar. Bu sadece sanat için değil mimarlık tasarım tiyatro sinema için de doğrudur. Estetik için de geçerlidir. "Devrim sanatı" yalnızca sanatın ontolojisi ve praksisiyle ilgili değil sanatın yönetimiyle eğitimiyle müzecilikle küratörlükle ilgili olarak da hâlâ sonsuz bir ufuk serer önümüze.