'Bazen hece hece damlar avuçlarınıza anılarınız. Soluk hır akşam mavi gökyüzü ılık bir rüzgâr eşlik eder çaresizliğinize Ne yapacağınızı bilemez bakarsınız öyle boş boş saate tavana pencereden dışarıya yıldızlara ve kaybolup giden karanlığa. Sonra kâğıt ve kalemi alırsınız elinize başlarsınız yazmaya özlemlerinizi. Yazarsınız fakat eksik kalır hep bir şey.
Ne siz anlatabilirsiniz ne de başkaları sizi anlayabilir. Kendi yalnızlığınızda eriyip gidersiniz de kimsenin haberi olmaz. Belki yıllar geçer belki saatler belki de dakikalar. Ama hiç geçmeyen bir sızı oturur yüreğinize. Yapabileceğiniz o kadar çok şey varken elinizden niyeyse hiçbir şey gelmez. Çünkü kuralı başkaları koymuştur ve siz oynamak zorundasınızdır. Unutmadan; herkes kendi yalnızlığından değil yalnız bıraktıklarından sorumludur...