Evrene ulaştığında birbirinden ayrı düşmüş iki yarım beden... Tam ne kadar yarım ve ne kadar yarın olduklarını kavradıklarında ve dönüşümün ışığına koştuklarında birbirlerinin izdüşümüne düşüyorlar.
Antik Yunan'ın aşka dair mitinde olduğu gibi. Hani şu Platon'un bahsettiği: ...
Travmaları hayatlarının dönüm noktaları aynı. Gecenin ışığında apaçık gördükleri aynı. Umutları ve umutsuzlukları aynı. Kusurları ve kusursuzlukları aynı. Aynı dönemlerde yakarışları ve didaktik dışavurumları aynı. Aslında akışları bir. Henüz bunun farkında değiller.
2015'in Nisan ayında tinleri birbirine temas ettiğinde muhteşem bir farkındalığa erişiyorlar. İstanbul'un birçok küçük dünyasına değip geçen bu iki hayat; aslında şimdi bütünleştiğinde farkına vardığı diğer yarısını arıyor. Kendini kendine tümleneni arıyor.
Bu metafiziksel bir aşk hikayesi. Şiirlerle kendine ifade bulmuş bir masal ve bir diyeceği var: " Her nerede ne yaşıyor olursanız olun diğer yarınıza tümleneceğiniz güne yaklaşıyorsunuz. Adımlarınız sizi ölüme götüren çukura değil aşkın toprağına götürüyor. İnanın çiçek açacaksınız...''