Bu kitapta 17 yaşındaki bir genç kızın Gamze Çimen'in adını bile bilmediği babasına duyduğu özlemi ve nefreti vardır.
"Yabancı turistin yeni bir kelime öğrendiğinde o kelimeye hissettiği yabancılığı hissettim ben her "baba" dediğimde. Türkçe bilmeyen yabancıların arasına düşmüş gibi... Dilsiz gibi... Sağır gibi... Bir türlü içime sindiremedim o kelimeyi kabullenip benimseyemedim. Bir genç kızın 16 yıl boyunca öz babasını hiç görmeden büyüyüp yaşamak isteyip de yaşayamadığı ve ömrü boyunca da yaşayamayacağı şeyler var bu satırlarda. Kızların kalbi babalarına ait olur derler. Hayatı boyunca babasına ait olamayacak olan bir kalbin keskin kırıkları var bu kitapta... İçten içe kendi kendini yiyip bitiren duygular var. Burukluk acı sessizlik durgunluk bir tutam da nefret. Her bir harfte her bir kelimede ve her bir cümlesinde canını acıtan kalbinin keskin kırıkları var. Koskoca 16 yılda yaşadığı olayları başlıklar altına sığdırıp yazmaya çalışan o genç kızın duyguları var bu satırlarda."
Okudukça duygu seline kapılacak hayretlere düşeceksiniz.