İslami ilimler içinde fıkıh ilmi önemli bir yere sahiptir. O bu önemini marifetullâh esasına dayalı olan yüce Allah'ın hükümlerini bilme; ilke ve gayesinden alır. Dolayısıyla fıkıh ilmi insanın lehine ve aleyhine olan hak ödev ve sorumlulukları açıklar ve bunların korunması için ilkeler koyar. İnsanın yaratıcısına kendine ve tüm insanlara hak ve sorumluluklarını öğretir. O hak ve sorumluluklarımızın bilgisidir. İlahi vahyin nüzulünden beri "ilim" ismiyle anılıp daha sonra "Fıkh-ı Ekber" haline dönüşmesi onun bir hayatı kuşatan ilimleri muhtevi oluşundandır.
Şer'î-amelî hükümlerin bilgisi olan fıkıh ilmi hakkında kütüphaneler dolusu çalışma yapılmıştır. Bu zannedilenin aksine enginliğinden ve ilahi rahmetin tecellisinden oluşundandır. Bu çalışmalardan biri de telif üslubundaki kıymetinden ötürü yüzyıllar boyu dünyadaki tüm ilim-irfan mekteplerinde başucu eser haline gelen Abdullah b. Mahmud el-Mevsılî'nin (v. 638/1284) ''el-İhtiyâr li Talîli'l-Muhtâr'' adlı eseridir. Bu eser Hanefî mezhebinde "mütûn-i erbaa" kategorisine girmiş muteber fıkıh eserlerinden ve yine Mevsılî'ye ait olan ''el-Muhtâr'ın'' şerhidir.