1974 senesinde bahçeye ilk defa çıktığımda üç yaşındaydım ve
Kalamış'ta dört yolun kesiştiği Erguvan Sokak'ta Rüya Apartmanı'nda oturuyorduk.
Biz o zamanlar mevsim bahar olduğunda mahallenin tüm çocuklarıyla birlikte kendimizi sokağa atar karakış gelene kadar da pek içeriye girmeden "baaçede" oynardık.
O zamanlar çocuklar kaşla gözle idare edilirdi. Genelde evde olan anneler okuldan gelen çocukların poğaçasını kekini ayrı akşamın bol tereyağlı pilavını ayrı pişirirdi. Babalar rüzgârda devrilen anteni evire çevire düzeltir kumlanan görüntüyü yeniden pırıl pırıl yapardı. O zamanlar büyükanneler bayram harçlıklarını köşesini işledikleri mendilin arasına koyar da verir eli öpülen dedeler mis gibi kolonya kokardı. O zamanlar çocuklar herkesin birbirini tanıdığı mahallenin bahçelerinde oynar cevizi dutu ağaçlara tırmanıp yerdi.
AyçE Ayyıldız işte o çocuklardan biriydi. Gizli gizli divanın altına girdiğinde saçları somyanın yaylarına takılır yakalanıp zılgıtı yer televizyon kapanırken "İstiklal Marşı"nı "hazır ol"da dinler bayram harçlıklarıyla çatapat alır tırmandığı ağaçlardan inemeyip mahsur kalır lastik ve misketleri cebinden eksik etmezdi.
Ve bir gün o mutlu çocukluk anıları saklı kaldıkları sandıklardan çıkınca hatırladıklarını Facebook'ta paylaşmaya başladı.
Çünkü kelimeler sihirliydi...