Türkiye Cumhuriyeti Kıbrıs'ta kimseye ne bir hak ne de bir toprak borçlu değildir. Kıbrıs 1571'de şehit kanıyla Yunanlılardan değil Venediklilerden alınan bir vatan parçası. O zaman Yunanistan zaten Osmanlı toprağıdır.
Geçen sürede bir takım entrikalar savaş oyunları ve
Politikalar ile kendi toprağımız olan Kıbrıs elimizden alınmak istenmiştir. Hatta Kıbrıs'ta öyle bir noktaya getirilmişizdir ki kendi malımızı kendi evimizi işgal etmiş muamelesi görmekteyiz. Senelerdir adada huzursuzluk çıkartan Rumlar terör estiren Rumlar Enosis hülyasından başka çözüm kabul etmeyen en küçük fedakârlığa yanaşmayan yine Rumlar ve arkasındaki Yunanistan ama suçlanan işgalci olarak nitelenen ise Türkler. BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Kıbrıs sorununu politik yolla çözmek için hazırladığı planına Türkler evet derken Rumlar hayır demiştir. Buna rağmen AB yolculuğunda Türkiye oyalanırken Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tüm Kıbrıs'ı temsil etmek üzere AB'ye tam üye yapılmıştır. Kıbrıs'ın Jeopolitik konumu Kıbrıs'ın güneyinde saptanan zengin doğal gaz rezervleri AB'nin iştahını kabartmış olacaktır ki bu adaletten uzak haksız kararı fütursuzca almışlardır.
Ey Avrupalılar şunu aklınızdan çıkarmayın KKTC kan
dökülerek geri alınmış bir vatan toprağıdır. Er meydanında geri aldığımız bu toprağımızı birçok defa olduğu gibi yine masa başında asla kaybetmeyeceğiz. Türkiye'nin Kıbrıs'tan vazgeçmesi imkânsızdır. Eğer Türkiye AB'ye tam üye olarak alınmazsa AB şunu bilmelidir ki Türkiye'nin gündeminin ilk konusu KKTC ile birleşmek olacaktır.
Kıbrıs maceramızı baştan sona irdelediğimiz bu kitabımızda geldiğimiz bu günkü noktada Türk Tarihinin Kayıp Yıllarına bir yeni kayıp eklememek için yapılması gerekenleri ortaya koymaya çalıştık."