Beyaz Bir Kıyı Sevinç Çokum'un 1994'teki Fas seyahatinin ardından varlık bulan birbirinin devamı niteliğinde bir öyküler toplamı. Şiirsel bir üslupla örülen kitap Mağrip'in eski büyülü dünyasına girerek modern hayatla çelişkileri masalsı bir düş atmosferinde dile getiriyor. İncelikler dostluk sevgi inanç gibi değerlerin gölgesinde insanın dünyadaki evrimi değişimi çapraşık ve tutkulu kavgası sergileniyor. Bir yandan da Fas'ın eski mahalleleri vurucu ve izlenimci tablolar halinde yansıyor sayfalara.
".. Tabağın bir yanına oturtulmuş limon sarısı enginar bana İstanbul kadar yakın gelmişti. Abdülgaffar kalamara 'sol' diyordu mercan balığına 'ruji'. İki ucundan neredeyse iki kişinin tutması gereğince ağır balık tabağını merasim subayı tavrıyla getirmişti. Yüzünün ciddiyetinin gerisinde bir kahkaha saklı olduğunu biliyorum. Bu da Şark'ın özelliği. Hemence gülüvermek hemence ağlayıvermek..."
"...Eviniz ne güzeldi... Başımı dayadığım yastığın ucunda akşam oluyordu.
Şehir mavi mor bir fanusun içinde eriyordu. Kasetteki akşama karışmış ses Sabah Fahri'nindi. Endülüsî şarkılar gazellerdi okuduğu. Bana iftar vakti alacalarını kandillerin yandığını hatırlatan o ses 'aman aman'ları 'hey hey'leriyle nasıl da bize benziyordu..."