Ekmek yapmakla derviş yetiştirmek aynıdır bana göre. Bin bir çile ve zahmet görmüş buğday kırılır ufalanır ve un halini alır. Dervişin de nefsi böyle çilelerle terbiye edile edile küçülür. Hamur un ile sudan ibaret olduğu gibi insan da nefs ile ruhtan ibarettir. Ruh ulvîdir nefs ise suflî; su ulvîdir un ise suflî! Unu çok katarsan ekmek sert nefs ağır basarsa insan günahkâr olur. Suyu çok katarsan un hamuru tutmaz ekmek cıvık ruh ağır basarsa nefs de o ulvîliği tutamaz insan ihmalkâr olur. Her şey kararınca olmalıdır. Hamuru aceleye getirmemek de lazımdır. Zira hamur iyi yoğrulmadıysa ekmeğin pişmiş görünmesi neye yarar ki! Bu yüzden sabır önemlidir! Ve sabır her işte önemlidir. Ekmeğin içerisine katılan tuz ise ihlâstır. Tuz olmazsa ekmeğin tadını iyi alamadığımız gibi ihlâssız olan insan da imanın tadını alamaz. Ekmeğin içerisine katılan diğer katıklar da nafilelerdir. Ekmeğin tadı onlarla zenginleşir. Peki iş hamuru yoğurmada mı? Hayır! Sadece onda değil hamuru yoğurmanın yanında pişirmek de önemlidir. O hamurun pişmesi için nasıl ki odun ateşi lazımsa insanın da pişmesi için İlahî Aşk Ateşi lazımdır.