Günümüz dünyası hızlı bir değişim geçirmekte ve sanayi toplumu bilgi ve iletişim toplumuna evrilmektedir. Hızla gelişen bilim ve teknolojinin mimarlığı tasarım sürecinden malzemeye ve yapım sistemlerine kadar pek çok farklı boyutta etkilediği özelikle gelecek üzerine düşünsel üretimi içeren deneysel mimarlık örnekleri olan ütopyaların gerçekleşmesine olanak sağlamaktadır.
Halihazırda güncel ve sıcak bir mesele olan sürdürülebilirlik kavramıyla beraber gelecekteki mimarlık büyük önem kazanmaktadır. Mimarlığın inovatif olması teknolojilerle ilişkisinin yeniden tanımlanması ve derinleştirilmesi gerekmektedir.
Bu çalışma sürdürülebilirlik bağlamında doğaya duyarlı tasarımların genel bir değerlendirmesini yaparak doğayla içiçe ve ondan esinlenen tasarım yöntem ve araçlarını yeni teknolojiler ve yöntemlerle beraber ele almaktadır. Ayrıca bu çalışma mimarlığın doğa bilimleri (biyoloji genetik robotik nanoteknoloji vb.) ile ortaklaşa düşünerek gelecekte nasıl olacağına dair yaklaşımları da irdeleyerek geleceğe dair bir öngörüde bulunmaktadır