Osmanlı ordusu Eflâk'ın Başkenti Târgovişte'ye iki gün uzaklıktaki Poeinari Kalesi'ne ulaştığında yeryüzünde daha önce hiç yaşanmamış bir olayla karşılaştılar. Önlerinde sonsuzluğa uzanan kazıklarla dizili bir alan vardı. Binlerce erkek kadın çocuk ve bebekler Müslüman ya da Hristiyan ayırmaksızın kazığa geçirilmiş durumdaydı. Manzara insanlık vicdanının kalmadığının kanıtıydı adeta.
Fatih Sultan Mehmet Han cehennemi manzarayı görmüş ordusunun savaş isteğinin kalmadığını fark etmiş hemen harekete geçerek yüksek bir tepeye çıkmıştı. Beyaz atının üstünde kendinden emin bir tavırla etrafında vezirleri komutanları beyleri olduğu halde askerlerine hitap etti:
"Askerlerim şahbazlarım benim değerli komutanlarım. Gördüğünüz vahşet karşısında kötü olmamak mümkünsüzdür. Ancak kardeşlerimizin kanını yerde mi koyacağız. Yapılan bu vahşet karşısında korkup gerimi döneceğiz. İmdi bize düşen tek görev bu kaleyi o cani Voyvoda'nın başına yıkmaktır. Size emrim kardeşlerinizi acımadan öldüren o kâfirin kellesini bana getirmenizdir."
On binlerce asker tek yürek olmuş Allah-u Ekber nidalarıyla saldırıya geçmişti.