ana göre AK Parti Türkiye'nin rüyasıydı; Yusuf'un kuyudan çıkmasına ve ülkesine hükümdar olmasına vesile olan rüya gibi. Bu manada AK Parti; öz yurdunda garip bırakılmış horlanmış kimliği tahrif edilmiş şaşkına uğratılmış bir milletin kuyudan çıkarılması ve tarihi rolüne 'hayırlı ve seçkin' millet makamına taşınması hareketidir.
Türkiye dünya hegemonyasının ona biçtiği figüran rolünü oynamayı reddettiği gibi mazlum halklara biçilen rolden de razı değil. Ne kendi kaderiyle ilgili ne de dünya mazlumlarının kendileriyle ilgili tasavvurundan vazgeçebilir. Bu yüzden dünya mazlumları Türkiye'nin lideri Recep Tayyip Erdoğan'ı kendilerinin lideri olarak hasretle bağrına bastı. Yollarına güller döküyor dualarında adını ümitle anıyor adına şarkılar söylüyor... Kurtarıcı bir süvari gibi; capitalist dünyanın çok da tanımadığı zulmü kanıksayan rahatına düşkün toplumların anlam veremediği bir mühabbetle ümit gözyaşlarıyla takip ediliyor. AK Parti sadece Türkiye'nin sevinci değil dünya mazlumlarının da ümidi. İşte bunun için AK Parti'nin siyaseti herhangi bri siyaset değil Seçilmiş Siyaset'tir.