2007'nin son aylarında Ankara'nın göbeğinde okuma yazma bilmeyenleri okuma yazma kurslarına çağıran bir bez afiş asılmıştı.
Yaygın söylenişiyle bir okuma yazma seferberliği daha başlatılmıştı. Cumhuriyetin ilk yıllarından beri başlatılıp bir türlü başarıya ulaştırılamayan kim bilir kaçıncı "seferberlik"ti bu. Kimdi bu okuyamayanlar yazamayanlar? Çoğunluğu kente göç etmiş köy kökenli kadınlardı. Oysa yıllar önce İsmail Hakkı Tonguç-Hasan Âli Yücel ikilisi gerekli altyapıyı hazırlamışlar 15 yıl içinde ilköğretim sorununu temelden çözeceklerini tüm dünyaya duyurmuşlardı; bıraksalardı eğer...
Ama bırakmamışlardı. Batıcı hükümetler tam meyveler toplanacakken Köy Enstitüsü ağaçlarını ölümüne budamaya başlamışlardı. Elinizdeki çalışma eğitmen kurslarının açılış yılı olan 1936'dan Köy Enstitülerinin "ıslah edilme" gerekçesiyle tırpanlanmaya başlandığı 1946 sonuna kadarki zaman diliminin hikâyesidir; özellikle de bu davaya emek vermiş ve her biri yeni bir Atatürk olmaya ant içmiş on binlerce isimsiz kahramanın destansı hikâyesi.