Soran olursa vapurun infilak ettiği an Maria Puder'in son hayaline tutunduğumu söyleyebilirdim. İnanan çıkarsa Maria Puder'in son hayalinin kırmızı elmaların çiçek açtığı mevsimlere doğru yol aldığını müstakil bir evin bahçesine konduğunu son hayalinin şahidi olduğumu anlatabilirdim. Maria Puder kayın ağacının gölgesinde kuşların ve rüzgârın sesini dinleyerek karabasansız bir uykuya dalmıştı. Belki de az sonra uyanacak başı Bulgaristan sınırında parçalanmamış olsa baş ucunda Sabahattin Ali'yi bulacaktı... "Sabahattin Ali'nin çok ustaca iç içe yerleştirdiği metni Doğan Akhanlı ele alarak birkaç katman daha eklemiş. Bu romanda Sabahattin Ali'nin hayalî kahramanı Raif Efendi'nin günlüğündeki Maria adlı kahramanın peşine düşer yazar. Ama bu öyle sıradan bir peşine düşmek değildir aradığı sadece bir roman kahramanı değildir -fantastik anlamda bir romanın içine girme gibi bir boyutu da yoktur romanın-tek yapmak istediği Raif Efendi'yi gerçek kılmaya çalışmadan Maria karakterinin gerçekliğini ispatlamaktır. Raif Efendi'yi devreden çıkarıp onun âşık olduğu Maria'yı gerçek kılmak için ilk yaptığı şey aşkı Raif Efendi'den alıp Sabahattin Ali'ye ve-birazcık da-kendine yüklemek olur. Maria hâlâ âşık olunan kadındır ama şim ona ilk bakışta âşık olan Raif değil Sabahattin Ali'nin kendisidir. Böylece ünlü yazar bu romanın kahramanı olur." -ASUMAN KAFAOĞLU "Mutlaka okuyun Madonna'nın Son Hayali" ön yargılarınızı bir kenara bırakıp öyle okuyun. Sturma yolcularını yaşadıkları topraklardan kovan Alman hükümetini konjonktür nedeniyle onlara arka çıkmayan İngiliz hükümetini topraklarında Yahudi görmek isteme yen Arapları dümeni bozuk Sturma gemisini yolcuiarıyla birlikte bir gece vakti Karadeniz'in karanlık sularına sürükleyen 'tarafsız' Türkiye Cumhuriyeti'ni ve gemiyi aynı gece sulara gömen Sovyet denizaltısını hepsini bir fotoğraf karesine toplayın. Fotoğrafın arkasını çevirdiğinizde 'bir katliam hatırası' yazısını görecek ve Sturma'nın 769 yolcusunun imdat çağrılarına sağırlaşan insanlığın sefaletini düşüneceksiniz."