Birileri ağacınızı bahçenizi tarlanızı ortadan ayırsa; birileri duvarınızı yıksa evinizi bölse ne hissedersiniz? Ya da fırtına gibi gelip kapınıza dayansa... O birileri milyon kere çoğaltsa hüzünleri ve sizi perişan etse Her şeyi kötülese yüreğinizi avuçlayıp sizi yarala sa... Siz ne düşünürsünüz ne yaparsınız nasıl karşı koyarsınız? Üstelik bir çocuksanız olanlar karşısında Ve o birileri yılan hikâyesine dönüşecek bir toprak/miras davasıysa hele İşte zor sorulardan birkaçı bunlar olur değil mi? Oysa yazarımız girizgâh yazısında söylediği Demokles'in Kılıcı gibi yaşamlarına damgasını vuran toprak/miras davasını bugünden geriye dönüşlerle bilincine ermeye baş-layan bir çocuğun gözünden -ki bu afacan çocuk kendisidir üstelik- ince ince ama çok içten bir biçimde işleyerek; başta sorduğum sorular gibi onlarcasına yanıt veremeye karşı durmaya çalışmış. Böylece adına Mahkeme Cini dediği o arsız davadan kurtarmaya yeltenmiş kendi çocukluğunu ve de çok çok sevdiklerini. Bir çocuğun gözünden yaşadıkları evin başköşesine kurulan ve ev halkına istediklerini yaptıran bir bakıma onların geleceğine yön veren Mahkeme Cinidir aslında. Onu yal-nızca kendisi görür Aralarında tuhaf ve inanılmaz bir ilişki gelişir. Zaman içinde yalnızca küçük kızın ailesiyle yaşadığı evin değil bütün köyün köylünün hatta genişleyen bir çevredeki tüm insanların yaşamları ve yaşam alanları da günden güne değişmeye başlar Sonrası mı? Merakınızı okumanızın sonuna saklayın derim Çünkü bazen gülümseten bazen de gülümsetirken ağlatan olaylar dizisi sizi hiç sıkmayacak ve belki de kendi geçmişinizden acı/tatlı anılar anımsamanıza neden olacaktır