"Hayatta iki tane doğru vardır."
Uzun trençkotunun içinde elinde koca bir şemsiye vitrin camına yansıyan görüntüsünü seyrederken Nihan'ın aklından bu cümle geçiyordu. Oysa hala vazgeçebilirdi. Ama hayatta iki tane doğru vardı: "Kâğıt üzerinde doğru olanlar ve doğru olduğunu hissettiklerimiz."
Nihan her sabah bir önceki günün aynısına uyanıyordu. Çocukken bir tornanın ucundan girip yetişkin olarak diğer ucundan çıkmıştı. Torna işini yapmış bir şeyi içinden geldiği için yapma yeteneğini yıllar önce elinden almıştı. Mutsuz insanlar gibi mutluydu Nihan; bazen mutlu olur gibi olurdu sonra hayat eski haline dönerdi. Renksiz haline. Ellerin tekrarlayıp duran bir ezberi vardır. Hayat bir anda evli ve iki çocuklu Nihan'ın ellerinin ezberini bozdu. Binlerce sıradan insanın arasında öylece dikilirken yaşamak istedi.
Yaşamak istemek utanılacak bir şey midir? Kırk üç yıllık eğrinin doğrunun yok olduğu dünyada insan hangi yöne gider? Nihan o güne dek "gayrimeşru" bulduğu her şeyi tek tek yapmaya başladı.
"Ahlak bir his değil konsepttir. Her konsept uyduruktur her his gerçektir."Renkli Rüyalar Oteli küçük korunaklı hayatınıza olan bakışınızı değiştirecek.