Bazen kelimelerin büyüsü hayatınızı değiştirir. Tek yapmanız gereken sakince o fırtınanın dinmesini beklemektir...
Kimsenin baskısı altında kalmadan hür iradenizle karar verebilmek kişinin en büyük özgürlüğüdür. Adrienne Carter da hayatında ilk kez bir hayalini gerçekleştirerek okyanus kenarında Victoria dönemine ait eski bir eve yerleşir. Bu evle birlikte kendi parçalanmış ruhunu da onarmayı düşünürken küçük bir teneke kutu içinde II. Dünya Savaşı'nda yer almış bir askerin genç bir kadına yazdığı mektupları bulur.
"Umuda kaç yoldan tutunuruz? Umut her aldığımız nefeste kalbin her atışındadır. Umut kışın soğuğuna karşı koyan bir çiçeğin ölmeyi reddetmesidir. Her damarda akar her savaşta galip gelir. Ben umutsuzluğa kapılmayacağım Grace. Umut benim ilerlememi sağlıyor. Şüphe zihnimi sarsa da umut beni esir alıyor. Ben umudun kölesiyim. Umut bende çiçek açıyor. Umarım sende de açıyordur."
Bu eski mektupların iç acıtan gerçekliği Adrienne'de bir şeylerin uyanmasına neden olur ve genç kadın bunları yazanı bulmaya karar verir. Artık yaşlı bir adam olan William Bryant'tan öğreneceği çok şey vardır. Ancak mektupların ardındaki sırrı keşfettikçe zihninde sorular da belirmeye başlar. Kendi parçalanmış ruhuyla Bryant Ailesi'ne iyi gelecek midir yoksa bu zamana kadar herkesin dediği gibi insanlara sadece sorun mu yaratıyordur?
Eflatun Kurdele aile bağlarını fedakârlığı ve dahası gerçek aşkı sorgulayacağınız içinizdeki boşluğa dokunacak türden bir roman...