Anlatılanlar arasında ince bağlar kurulmuş olsa da çoğu farklı alanlardan seçilen konuları değişik insan manzaralarını içeriyor. Tümünün temelinde insan var. Kabadayı'nın dünya görüşü ekseninde yaşama bakışı öykülerinde de içten içe kendini duyumsatıyor.
Mekân seçiminde üç kent öne çıkıyor. Antakya Trabzon ve Ankara. İlki doğduğu toprak onun kültürel yaşamını siyasi ufkunu belirleyen çok kültürlü coğrafya. Efsanelerden farklı din ve dillerden oluşmuş dünya. İkincisi Trabzon görev yaptığı gençlik heyecanlarına tanıklık eden kent. Sonuncusu Ankara hem yükseköğrenimi gördüğü hem mesleğini sürdürdüğü başkent.
Öykülerde savaşın göçlerin parçaladığı insanın ruh dünyasını maddi‐manevi bir yıkılmışlığın içine itilen insanın kimi zaman kurduğu düşlerle gerçeğe yaptığı yolculuğu görüyoruz. Öykülerde; sömürülen çocukların kendilerini ezenin emrindeki yaşama mahkûm oluşlarına kentinden türlü nedenlerle ayrılan insanın doğduğu alanın dönüşümüyle dünyasının da yok olduğu gerçeğine parmak basılıyor.