Cami ve pazarın konumları et ve tırnak deyişini anımsatıyordu bana. Hani taşradan kente gelmiş ailelerde kan bağı en değerli şey olarak muhafaza edilmeye çalışılır ya. Oysa zaman içinde herkes birbirine girer kardeşin kardeşe yapmadığı rezillik kalmaz...
Serhat Öztürk'ün Halep Selanik ve Tiflis üzerine yazdığı kitapları okuyanlar bilir; Öztürk gezi yazısını "edebiyat" seviyesine çıkaran ender kalemlerimizden biridir. Dolaştığı kenti fotoğraf lamakla kalmaz ara sokaklara girer orada oluşan yaşamın ruhunu yakalamaya çalışır. Bunu da gerçek kalıcı bir "yazı"ya dönüştürür.
Yeni menzilimiz Şiraz. Doğu'nun bu kadim kenti bir yerleşim alanı olmaktan öte Doğu'nun ruhunu işleyen bir düşünce ve edebiyat merkezi. Büyük yapıtların ortaya çıktığı bir kaynak. Ama acaba kendisi o kültürün ne kadar farkında? Serhat Öztürk'ün anı anlatı söyleşi lezzeti taşıyan kalemine kapılabilir bitmesin isteyebilirsiniz bizden söylemesi...